BASKIRESİM SANATI ÜZERİNE KISA NOTLAR

Baskıresim sanatının, neredeyse resim sanatıyla birlikte başladığını söylemek çok da yanlış olmaz. Mağara duvarlarında görülen çizimlerin yanı sıra el baskılarını, uygulama tekniği yönünden baskıresim sanatının ilk örnekleri olarak değerlendirebiliriz. Günümüzdeki çoğaltma teknikleri özellik itibariyle mağara duvarlarındaki el baskıları için kullanılan teknikle aynıdır.  Kalıp, boya ve baskı işlemi değişmemiştir. Kalıp, kalıbın hazırlanması, kalıba boya verilmesi ve pres aracılığıyla yüzeye aktarılması şeklindeki yöntem aynen devam etmektedir. Elbette baskı için gerekli olan boyaların, kağıtların, kalıp malzemelerinin ve  diğer donanımların, teknolojinin getirdiği yeniliklerle gittikçe geliştiğini göz ardı edemeyiz.  Günümüzde her çeşit baskı tekniğine uygun kağıt seçenekleri, manuel ve sayısal baskı presleri, uygun baskı mürekkepleri, oyma bıçakları, kurutma tezgahları ve temizlik malzemeleri baskıresim sanatçısına uygun bir çalışma ortamı sunmaktadır. Kullanılan kalıba ve tekniğin kendine özgü uygulanma biçimine bağlı olarak Çukurbaskı, Düzbaskı ve Yüksekbaskı olmak üzere üç çeşit baskı tekniği vardır. Sanatçılar ter tekniği deneyebilir ancak yine de bir teknikte uzmanlaşmayı ve o teknikle anılmayı isterler.

Baskıresim sanatı, Avrupa’dan çok önceleri Japonya ve Çin’ de sanat formu olarak kullanılmaktaydı. 1900’lü yılların başlarında Avrupa’ lı sanatçıların Japon baskılarıyla (özellikle Ukiyo-e baskıları) karşılaşmalarının ardından, baskıresim sanatının Avrupa’ da sanat formu olarak benimsenmeye başladığını görüyoruz. Ancak çoğaltılabilir oluşu ticari bir çoğaltma aracı olarak görülmesine neden olmuş, resim sanatının biricikliği karşısında, uzun bir süre özgün sanat formu olarak benimsenmemiştir. Bu özgünlük (biriciklik) sorunu 1960’lı yıllara dek çözüme kavuşamadı. Kalıplar aracılığıyla elde edilen ve çoğaltılabilen bir baskının, özgün eser (biricik) sayılabilmesi için gereken kriterler, 1960 yılında Viyana’da toplanan “Uluslararası Güzel Sanatlar Kongresi” nde saptanmıştır. Burada alınan kararlara göre, bir baskıresmin “özgün” sayılabilmesi için mutlaka sanatçısı tarafından kendi el yazısıyla imzalanması, numaralandırılması ve son baskıdan sonra mutlaka “İptal Baskısı” nın alınması gerekmektedir.

Baskıresim sanatı teknik ve materyal ile doğrudan ilintilidir. Bu alanlardaki teknik ilerleme ve yenilikler baskıresim sanatını ve sanatçısını gerek plastik yapılanma ve gerekse baskı tekniği yönünden olumlu yönden etkilemektedir. Bunları; kağıt seçenekleri, baskı mürekkepleri, çözücüler, presler ve merdaneler, çalışma ortamı, hijyenik koşullar ve kalıp seçenekleri olarak sıralayabiliriz.

Baskıresim sanatı ülkemizde, önce Avrupa’ dan dönen sanatçılar tarafından denenmiş ve uygulanmış, daha sonra güzel sanatlar eğitimi veren kurumlarda ders olarak işlenmiş, ardından da sanatçılar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilgi kişisel ve karma sergilerle devam etmektedir. Ancak çoğu kez, “özgünlüğüyle” ilgili temel ilkelerin ya bilinmediğini ya da görmezden gelindiğini görüyoruz. Bu da Türk Baskıresim Sanatı için doğru bir yaklaşım değildir. Bu noktada sanat eğitimi veren kurumlara, galerilere ve Kültür Bakanlığına görevler düşmektedir. Kuşkusuz en büyük sorumluluk da baskıresim eğitim veren akademisyenlere aittir.